Doğada tam olarak saf suyu bulmak imkânsızdır. Saf su kokusuz, tatsız ve renksizdir, fakat havadaki karbondioksit suyun içinde çözülmeye başladığı andan itibaren tadı bozulur. Doğadaki sularda yabancı madde, erimiş tuzlar, gazlar, kimyasal bileşikler, hastalık yapan veya yapmayan organizmalar, toprak, kil vs. bulunur. Bunların bir kısmı mikroskopla ve bakteriyolojik muayenelerle, bir kısmı kimyasal deneylerle, bir kısmı gözle ve bir kısmı da tat ve kokuyla teşhis edilebilir.
Zararlılar, tarım ilaçları, akarsu ve denizlere dökülen petrol ve yağlar, septik sistemindeki sızıntılar ve çeşitli endüstrilerde kullanılan toksit kimyasallar gibi çok çeşitli nedenlerden yer altı sularına karışmaktadırlar. Bu zararlılar yetişkinlerde ve çocuklarda ciddi sağlık sorunlarına ve bazı vakalar da ölüme neden olmaktadırlar.
Suyun Fiziksel özellikleri: Su bulunduğu şartlara bağlı olarak katı, sıvı ve gaz halinde olabilir. Yoğunluğu büyük ölçüde sıcaklığa bağlıdır. Suyun fiziksel özelliklerinden sıcaklığı, berraklığı, rengi, lezzeti kokusu, geçirgenliği ve pH’ı oldukça önemlidir. İçme suyunun nitelikleri şöyle sıralanabilir…
- Berrak olmalı,
- Renksiz olmalı,
- Kokusuz olmalı ve kendine has bir tadı bulunmalıdır.
Suyun bulanıklığı: Bulanıklık öncelikle estetik açıdan önemlidir ve suyun tadını da etkiler. Suda bulunan askıdaki katı maddeler ve çözünmüş organik maddeler bulanıklığa neden olur. Dolayısıyla bu durum istenmeyen maddelerin varlığına işaret eder.Bulanık sular daima şüpheli sular olarak kabul edilmelidir. İçme ve kullanma sularının berrak olması suyun sağlığı yönünden önemlidir. Kaynağı ne olursa olsun, önceden ne gibi temizleme işlemi görürse görsün, bulanık suların içilmemesi, işletme ve ev işlerinde kullanılmaması gerekir. Hatta borularda tortu bırakmaları nedeniyle de endüstride dahi kullanılması istenmez.
Suyun rengi: Rengi hakkında karar verebilmek için suya ancak süzüldükten sonra bakılmalıdır. Çünkü suyun rengi genellikle suda askıda halde bulunan organik ve inorganik maddelerden, bazen de endüstri sularında erimiş kimyasal maddelerle boyalardan etkilenir.
Suyun kokusu: Genellikle iyi niteliklere sahip bir içme suyu kokusuzdur. Suyun kokulu oluşu birçok nedenden kaynaklanabilir. Suya koku veren faktörler mikroorganizmaların faaliyeti, dışkı ve idrar karışması, organik maddelerin ayrışması, endüstriyel atıkların ve çeşitli atıkların karışması şeklinde sıralanabilir. Ayrıca derin yeraltı sularında sülfatların ayrışmasıyla oluşan kükürtlü hidrojen, suların içinde yaşayan yosunlar, çeşitli mikroorganizmalar ve bazen de suların nakledilmesinde kullanılan boru ve kaplar da kokuya yol açabilir. Suların dezenfeksiyonun da kullanılan klor ve iyot da suya kendilerine özgü kokularına verirler. Bu konuda sağlık ve çevre kurumları tarafından belirlenen bir sınır değer yoktur, fakat içme suyu standartlarına uygun olması açısından suda koku istenmeyen bir durumdur.
Suyun lezzeti: Suyun lezzeti, suda erimiş olan oksijen ve karbondioksit gazlarına, içerdiği diğer kimyasal maddelere ve suyun sıcaklığına ya da soğukluğuna göre değişir. Suyun lezzeti doğal ve hoş içimli olmasıyla ölçülür. Ekşi, acı, tuzlu, madeni ya da yavan olması beklenir. Lezzetini değiştirmemeli, içildiği zaman boğazda kuruluk, buruşukluk ve midede şişkinlik hissi vermemelidir. İçilen sudaki istenilen taze su lezzeti, içerdiği oksijen ve karbondioksit gazlarından oluşmaktadır.